21 Şub 2010

Oğluma.....(1)

"

bekleme
ben senle gunesi bulmaya geldim
urkme
kavgani sormaya geldim
gucenme
gunesten sunmaya geldim

kapkara geciyor gunler
hesabi yok
ekmegin az
tuzun tadi yok
cocuklar
belki gulmuyor

kayalik sevdalar dikenli yollar
pusu kurulmus dinmez agitlar
yuzune kapanip aglamak vardi
oysa ben seni bulmaya geldim
kalbine gunesi asmaya geldim
tukenme

bekleme
ben senle gunesi bulmaya geldim
urkme
kavgani sormaya geldim
gucenme
gunesten sunmaya geldim

kapkara geciyor gunler
hesabi yok
ekmegin az
tuzun tadi yok
cocuklar
belki gulmuyor

sana yepyeni türküler verdim
uzak dağların ötesinden gelen
sana yepyeni çiçekler verdim
kapıyı aç bulutlar girsin
gülmeyi bilen çocuklar geldi
tükenme

alevlerin arasindan yuzler geciyor
yuzler alevlerden turkulere geciyor
gunler alevler gibi geciyor
kos
ac kapiyi
yeni ufuklar getirmis
gulmeyi bilen cocuklar
bak
cocuklarin ellerinde guzel gunler var
guzel gunler"

Suavi

Çok seviyorum bu şarkıyı.. ve bazı sözleri bana hep oğlumu anımsatıyor.. özellikle "çocukların elinde güzel günler getirmesi".. ya da "ben senle güneşi bulmaya geldim"... Ne bileyim işte..

Oğlum o kadar tatlı ki... Tertemiz bir yüreği, capcanlı gülümseyen gözleri var.. O benim CANIM.. varlığım benim.. herşeyim... çok seviyorum..

Çok sevdiklerimin üzülmeleri ise beni de üzüyor. dayanamıyorum üzülmelerine.

Haftasonu babam geldi Samsun'dan. Annem zaten buradaydı. martın 7'sinde gideceğiz ya Amerika'ya. Biz gidemedik. Onlar geldiler. Bu hafta da kayınvalidemler gelecekler.. Ama içimi burkan akşam babam giderken oğlumun arkasından ağlamasıydı. "Ama anne, ben dedemle anneannemi çok özleyeceğim." diyerek gözleri dolu dolu oldu. Üstelik "ben onları çok seviyorum anneciğim" dedi. Yatarken de bana sarılıp aynı şeyler üzerine konuşunca üzüldüm... Üstelik kuzucuğum bu çarşamba günü hem bademcik ve genizeti ameliyatı hem de sünnet olacak.. Giderayak nerden çıktı diyeceksin. Cumartesi günkü dr. kontrolünde dr. yaptırmamızı önerdi. Gidene kadar iyileşir dediler... Bakalım.. O da ayrı düşündürüyor beni.. 3 yıla iki ameliyat sığdırdı benim yavrum... Çaresi var diye teselli ediyorum kendimi..

Uzun lafın kısası oğlumun üzülmesine dayanamıyorum..

16 Şub 2010

vizeeee

merhaba..
bugün vize randevumuz vardı saat 08:30da.. ama biz 7:40ta oradaydık. :) biraz çay içtik oradaki bir pastanede. sonra içeri aldılar bizi. işlemlerimizin ilk kısmı için pasaport ve belli bazı evraklarımızı verdik görevlilere. onlar da bize randevu sıra numaramız, Amerika'daki haklarımızı içeren bir broşür ve içeride yapmamız gerekenlerle ilgili bilgileri içeren bir kağıt verdi. en çok hoşuma giden kısmı haklarımızı içeren kitapçığı vermiş olmalarıydı. içinde her bilgi vardı. ve göçmen olmasanız da sizin de haklarınız var diyorlardı. süper yani!!
daha sonra girdik. parmak izimizi almak için çağırdılar. parmak iziyle ilgilenen görevli bir Amerikalıydı. o kadar neşeliydi ki.. ve sonrasında vize işlemlerimiz için çağıran görevli de aynı şekilde. güler yüzlü, neşeli.. üstelik ikinci görevli Türkçe de biliyordu. hatta masasında Türkçe Fiiller diye bir kitap bile vardı. düşündüm bizim kurumlarımızı.. sanki gülümseyince karşımızdaki insan bizim tepemize çıkacak gibi hissediyor azarlar gibi konuşuyoruz çoğu zaman.. umuyorum ki ülkemdeki bu "gülümsememe" bir kültürel yönümüz haline dönüşmez de daha çok "gülümseyen" hayata daha olumlu bakabilen, her sözün, her bakışın altında olumsuz imalar aramayan, birbirini gönül rahatlığıyla "incitemeyen" bir topluma dönüşürüz. yani galiba ben birazcık kültürel bir evrim istiyorum.:)

11 Şub 2010

mim yine:)

Yine, yeni, yeniden merhaba:)
Nekocuğumun, tek "follower"ımın mimlediği sorulara cevap verme zamanı gelmiş de geçiyor bile..
Kendimle ilgili 7 şey:
7) Herşeyi severim.. Yalan değil. Şaka da değil.. Evet evet herşeyi severim.. Annemden kaptığım bir özellik bu..
6) Herkesi olduğu gibi kabul etmeye çalışırım. Bu bazen başıma çeşitli çoraplar da örmüştür zamanında.. İnsanız olur derim..
5) Müziği severim.. Sesleri severim.. Dünyadaki her sesi duymak, işitebilmek gibi bir hayalim vardı bir zamanlar.. Bunun için tabi ki de gezmem gerekirdi.
4) Koleksiyon koleksiyonum vardır: peçete, pul, kitap ayıracı, arkadaşlarımın düğün davetiyeleri...
3) Okumayı çok severim. Hem de herşeyi... Sevdiklerimin ses tonlarını, yüz ifadelerini, bakışlarını... Ya da dünyadaki çocukları, ... kısacası hayatı! Bu da annemden gelen bir özellik galiba.. Örnek vermem gerekiyorsa..Mesela 3-4 yıl oluyordur herhalde. Bir gün annemi aradım. napıyorsun dedim. Çünkü çok gürültü vardı. "Kızım ben seni sonra arayayım. Şuan yürüyüşteyim de" dedi. meğer Samsun'da nükleer santral kurulmasını protesto yürüyüşündeymiş. Bir diğer örnekse anneme bir yakınımızla kullanmadığım giysilerimi göndermiştim. Eminim o birşeyler yapar diye. Cumartesi sabahı arayıp "Kızım ben gönderdiklerini olduğu gibi Haiti'ye gönderiyorum. Oradaki insanların depremden dolayı herkesten çok ihtiyacı var" demişti.. Ya demiştim içimden ben niye düşünemedim!!! Zaten onunla sohbet etmekten de çok keyif alırım. Onu bunu çekiştirmeyiz sohbetlerimizde çünkü... Farklı şeyler konuşabiliriz.. Hatta bir keresinde -daha ben lisedeyken- annem, bir arkadaşım ve ben Samsun'da deniz kenarına gitmiştik. Annem "dalgaları duyuyor musunuz? bize birşeyler söylüyorlar" demişti.. Böyle birisi işte :)
2)Süslü şeyleri çok severim. Süslü masalar hazırlamayı, hazırladığım yiyecekleri süslü sunmayı, evimi süslemeyi, süslü kırtasiye eşyalarını, vs...
1) Farklı kültürler ilgimi çeker... En çok merak ettiğim kültürlerden biri de Rusların kültürüdür. Yazarlarını, bestecilerini, eserlerini (bale, opera, buz dansı,vs.) çook severim mesela..
İşte böyleee..:)

ilk cinsel içerikli sorular...

3 yaşındaki bir çocuğun nasıl cinsel içerikli soruları olabilir ki dediğini duyar gibiyim.. Ama onun da kendi çapında merak ettiği bazı konular var.. mesela geçen hafta beni dudağımdan öpmeye çalıştı.. bunun utanılacak birşey olmadığını ona göstermek ama aynı zamanda bir kadın ve bir erkek arasındaki özel bir paylaşım olduğunu vurgulamak istedim. ağzımdan "anneler ve babalar ancak dudaktan birbirlerini öpebilirler" sözü dökülüverdi.tabi ki durur mu oğlum: o zaman sen babamı bir öp de göreyim demez mi???? Allah allah!!" ama anneciğim bu özel bir paylaşımdır. herkesin görmemesi gerekir" dedim. Dedim ama demez olaydım. "neden?" sorusunu yapıştırıverdi. eee, şöyle ki.. diyerek düşünme payı yarattım kendime.. "Bak sen tuvalete gidince yabancıların sana bakması hoş bir durum mu? biz sana bakıyor muyuz ya da?" dedim. "hayır, hoş bir durum değil" dedi benim çok bilmiş tavşanım. "işte onun gibi özel bir durum, çocukların veya başkalarının görmesi hoş değil" diye de son noktayı koydum.
ikinci cinsel içerikli konuşma da bebekle ilgiliydi. aramızda geçen konuşmayı aktarıyorum şimdi:
"Anne biliyor musun benim büyüyünce bebeğim olacak?"
"Öyle mi yavrum. Hadi bakalım inşallah.."
"Hem de benim karnımda büyüyecek, benim bebeğim olacak"
?????????
"Ama yavrum sen benim karnımda büyüdün. Bebekler annelerinin karnında büyür."
"hayır benim karnımda da büyüüüürrr"
"hımm, sen de annemi olacaksın peki?"
"hayır tabi ki de.. ben baba olacağım.."
"hımmmm...."
İçimden geçenler ise: "belli mi olur bir bakmışsın tıp sayesinde babalar de bebeklerini karınlarında taşır bir gün!" ???????