5 Eki 2009

Bir dost masalı

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, her açıdan çok zengin bir ülkede iki dost yaşarmış. Birlikte gezerler, dertleşirler, derslerine çalışırlar, sınavlara girerlermiş.. Birlikte yapabilecek o kadar çok şey bulurlarmış ki.. Bir paket krem şantiyi sütle çırpıp parmaklarıyla yer, birliktesanat müziği konserlerine gider, hatta keman çalarlarmış.. Birgün aynı şehirdeki bu iki dostu, okulları ayırmış.. Birisi aynı ülkenin başka bir büyük şehrine, diğeri ise o ülkenin başkentine gitmiş.. Yine de unutmamışlar dostluklarını, her fırsatta bir araya gelmişler, şartları zorlamışlar.. Ama yine bir gün şartlar onları zorlamış ve biri okyanus ötesine gitmiş.. Kalan biri ise hep onu özlemiş.. Yine de bilmiş ki o hep yanında, her zaman yanında.. ve anlamış ki, onun gibi bir dost bu dünyaya gelmemiş, hatta gelemezmiş.... Seni çok özlüyorum dostum. Umarım en kısa zamanda buluşuruz bir yerlerde.. Ve senin herşeyi olduğu gibi kabul eden bakışlarını yeniden görebilir, herkesi kucaklayan şefkatine sığınabilir ve her daim bana ait olabileceğini düşündüğüm omzuna yaslanabilirim...

uzun ayrılık..

Merhaba günceciğim,
çook uzun zaman oldu sana yazmayalı.. Yazacak birşey bulamamaktan değil ama zaman ayarlayamamaktan. Ama bir bilsen zihnimden sana o kadar çok yazılar yazdım ki..
Şu sıralar kendimi kanadı kırık yaralı bir kuş gibi hissetmekteyim nedense. Kırgınlığım keşke sadece kanadımda olsaydı.. Bazen anlayamıyorum şu homo sapiensleri. hatta homo ludens mi desem??? Oyuncu insanlar.. Oynayan insanlar..
Bu hafta ilk dersime girdim. Aslında tam olarak ders değil ama bir tanışma toplantısıydı. Tanışmak için topla oyun oynadık öğrencilerimle. Komik geldi nedense bazılarına.. Oysa biz oynayan varlıklarız.. Doğumumuzdan itibaren oynarız, öyle değil mi? Kah arkadaşlarımızla birlikte oyunlar oynarız, kah iyi insanı, kah ince düşünceliyi oynarız, kah da sevecen-şirini.. Ama hep de unuturuz oyuncu özelliğimizi. Ne zaman çocukluğumuzdan bir oyun oynayalım desek yetişkin olduğumuzda, komik gelir, garipseriz.. Nereden çıktı bütün bunlar diyeceksin belki.. Bazen hani insanlar yüzüne güler de arkandan türlü işler çevirirler ya.. Ve yine hani insanlar arkandan çevirdikleri işi farkedip etmediğini anlamak için, avının ölüp ölmediğini kontrol eden bir yırtıcı hayvan gibi, gelip seni kontrol ederler ya.. Kısacası OYNARLAR ya.. Ve tabi sen de anlarsın!! işte ondan bahsediyorum..
Bu vesileyle Neko'nun miminde belirtmemi istediği yedi ilginç özelliğimden ilkini açıklamış oluyorum: Kendimi kanadı yaralı bir kuş gibi hissetmem.. Yani belki de fazla hassas oluşum.. işte böyle sevgili günce.. Yazmak istediklerimin tamamını karşılamıyor bu ama birazını ifade edebiliyor sanırım. Görüşmek üzere..